dekorasyon , gezi , resim , müzik , sinema hakkında ; sevgiyle hazırlanmış tatlı paylaşımlar

Bir erguvanlar vardı , pembe mi desem deli mi desem , bu ümit olmasa içimde , buralarda bir gün beklemem. necati cumalı
erguvan kitaplığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
erguvan kitaplığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
3 Aralık 2013 Salı
Akıl ve Tutku - Jane Austen
Akıl ve Tutku , Aşk ve Gurur 'un yazarı Jane Austen ' ın yazdığı ilk roman olmasa da yayımladığı ilk eseriydi . Austen romanın ismini orijinalinde Elinor ve Marianne olarak belirlemişti ve mektuplardan oluşur şekilde kaleme almıştı . Yazar daha sonra hem eserin ismini hem de tarzını değiştirdi fakat ana temayı korudu :
Gerçek mutluluk sadece akıl ve tutku arasındaki hassas dengenin kurulmasıyla mümkündür .
Arka Kapak : Jane Austen , Akıl ve Tutku 'da iki kız kardeşin hikayesini anlatıyor : Elinor ve Marianne Dashwood . Elinor sağduyusuyla hareket eden , gerçekçi yapıya sahipken Marianne ise aşırı duygusal ve uslanmaz bir romantik . Bu nedenle Marianne ablası Elinor ' la flört eden Edwards ' ı bir hayli ruhsuz bulmakta . Ölçülerine uyan Willoughby ile tanıştığında Marianne ' in ayakları tutkuyla yerden kesilir ve skandallara yol açabilecek kadar duyarsız davranmaya başlar . Bunu takip eden eş bulma oyunları çarpıcı sırlara , beklenmedik gelişmelere ve acı ihanetlere sahne olur .
Birbirine tamamen zıt karakterdeki bu iki kız kardeşin özel hayatlarında karşılaştıkları talihsizlikler ve bunlardan aldıkları dersler romanın kalbini oluştururken yazar , 19. yüzyılın başlarındaki İngiliz toplumunun değer ve önyargılarını da ustalıkla irdeliyor .
Romanda Elinor karakterini çok sevdim . Ayrıca romana konu olan insanların yaşam ve eğlence tarzlarını , kıyafetlerini , dostluk ve akraba ilişkilerini Jane Austen 'ın dilinden okumak çok keyifliydi .
18 Kasım 2013 Pazartesi
Tanrı ' nın Unutulan Çocukları - Craig Silvey
Hayat bir piyangodur : Şanslı olan kazanır , şanssızlar ise Tanrı ' nın Unutulan Çocuklarıdır...
Sıcak bir yaz gecesi beklenmeyen bir misafirin penceresini tıklatmasıyla Charlie 'nin sıradan hayatı tamamen değişir . Çünkü toplum dışına itilmiş tuhaf misafirin kimseye söylemediği bir sırrı vardır .
Yaşamları , hayata bakışları ve imkanlarıyla birbirinin zıttı gibi görünen bu iki çocuk toplumun duyarsızlıklarına , önyargılarına , bağnazlıklarına karşı duran büyük bir dostluğun da başkahramanlarıdır . Bu küçük bedenler için hayat bir daha eskisi gibi olmayacaktır .
( Arka Kapak )
Cesaret , korkuya direnmek ve ona galip gelmektir .
İki çocuğun bakış açısıyla anlatılan ilginç bir hikaye .
20 Eylül 2013 Cuma
Dönüş - Ayşe Kulin
Zaman okuldur biz orda öğreniriz
Zaman ateştir , içinde yanarız biz .
Delmore Schwartz
" Kayboldum ! Zeytin ağaçlarının arasında kıvrılarak akarken karşıma aniden üçe ayrılan bir çatal çıktı . Toprak yollar doğuya , batıya ve güneye doğru uzanıyordu . Civarda ne bir tabela vardı ne bir işaret , ne de gidip adres sorabileceğim ev veya insan ! Bir köpek bile yoktu görünürde . Sadece sonbahar rüzgarının dallarda hışırdayan sesi ! Hangi yöne sapmam gerektiğini bilmiyordum , yolların herbirini hava kararmadan deneyecek gücüm de kalmamıştı , vaktim de . "
Siz hiç kayboldunuz mu?
Dönüş , bir genç kadının , duygularının sarmalında önce kaybolmasının , sonra kendini bulmasının hikayesi... ( Arka kapak )
25 Ağustos 2013 Pazar
Hamuş - Aşkın Gözyaşları 4 - Sinan Yağmur
Aşkın Gözyaşları serisinin dördüncü romanı Hamuş ' u , serinin diğer romanları gibi severek okudum . İlahi Aşk ' a gönül veren Hallac -ı Mansur ' u , Şems 'in diliyle okumak çok keyifli ve bir o kadar hüzünlüydü .
Romandan bazı alıntılar :
Aşk ; bir Elif miktarı sevilmek için gelen her çileye kimi zaman darağacında , kimi vakit kör bıçaklar arasında bir vav gibi hamuş olabilmektir .
Aşk , yandığından yakınmamaktır . Yakınan yakamaz . Madem yakamıyorsun ne diye sevgiliye talipsin ? Söyle , aşk seni ne yapsın ?
Aşk sofrasının iki içeceği vardır : muhabbet şerbeti ve vuslat şehadeti . Gönülhanesini açana muhabbet şerbeti , gelenin kısmetine de şehadet düşer .
Bazen ağlamak gerekir yürek kapılarının açılması için .
Bazen anmak gerekir özlenenin özlemi hatırlaması için .
Bazen susmak gerekir yarin yüreğinden geçenleri okumak için .
Hamuş ; aşığın suskunluk halidir .
Susmak en iyi cevaptır anlayana . Bazen bir kabulleniş , bazen öfkenin bastırılması , bazen kabuk bağlayan yaraların merhemi , bazen ilaç , bazen de kazanılacak bir zamandır .
Hayatın çok anlamlı ve ilginç bir kuralı vardır . Hayat küfür ve inkar üzerine kurulabilir ama asla zulüm üzerine kurulmaz .
31 Temmuz 2012 Salı
Çilek Kızlar - Joyce Maynard
Ruth 1600 'lerden beri aynı topraklarda çiftçilik yapan Plank ailesinin yanında büyürken , geçen yıllarda annesinin ona karşı soğukluğunu ve ilgisizliğini hisseder . Fiziksel olarak ablalarına hiç benzememektedir . Geniş hayal dünyası , hikayeler ve senaryolar uydurma yeteneği , en iyi yaptığı şey olan resimleri annesi tarafından onaylanmaz .
Dana ise maceraperest bir baba ve ressam olan annesi Valerie Dickerson ' ın yanında hayatını sürdürür . Ailede tek sevdiği kişi abisi Ray ' dir . Sanata ilgisi ve kabiliyeti yoktur , bu durumun annesini hayal kırıklığına uğrattığını düşünür . Tohumluk bitkileri alıp tohumlarını çıkarmak , ekmek , yetiştirmek , hasat ritüelleri ve hayvanlar ilgisini çekmektedir .
Ruth annesinin ne zaman kasabaya gitseler " O senin doğum günü kardeşin " diyerek ısrarla Dickerson ailesini ziyaret etmesine bir anlam veremez . Bu ziyaretler Dickersonlar kasabadan taşındıktan sonra da devam eder . Yıllar boyunca hayatlarına girip çıkan bütün insanlar arasında annesinin sadece Dickersonlar ile iletişimi koparmamak için uğraşması , Ruth ' un Dana ile aynı gün doğmuş olmasında bir çeşit sihir olduğuna inanmasına neden olur . Yıllar geçtikçe iki genç kızın yolları kesişmeye devam eder .
Joyce Maynard ' ın doğum esnasında karışan bebeklerle ilgili basında çıkan haberlerden esinlenerek kurguladığı Çilek Kızlar ' ın ilginç hikayesini büyük bir merakla okudum . Özellikle hikayenin son bölümlerinden etkilendiğimi belirtmek isterim . Doğum esnasında yapılan yanlışlığın her iki kızın hayatlarının seyrini , yaptığı seçimleri ve psikolojilerini nasıl etkilediğini çok güzel anlatan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim .
24 Temmuz 2012 Salı
Brida - Paulo Coelho
Brida ; üniversite öğrencisi İrlandalı bir kızın , Kutsal yeteneğini arama yolunda yaptığı , içsel yolculuğunun öyküsü . Bu yolculukta kendisine Güneş Töresi ve Ay Töresi ' ni öğreten iki hoca yardımcı oluyor .
Kitaptan hoşuma giden alıntılar :
* Yolunu bulduğun zaman korkmamalısın . Hata yapacak kadar cesur olmalısın . Hayal kırıklığı , yenilgi ve umutsuzluk , Tanrı 'nın bize yol gösterme araçlarıdır .
* Bilgeliğe giden yol , yanlış yapmaktan korkmamaktır .
* Ruh - eşimin kim olduğunu nasıl anlayacağım ?
Wicca : Risk alarak . Başaramamak , hayal kırıklığı , yanılmak gibi riskler alarak , ama Aşk ' ı aramaktan hiç vazgeçmeyerek . Aramaya devam ettiğin sürece , sonunda zafere ulaşırsın .
* Yaratılışın özü bir ve tektir . O özün adı da aşktır . Aşk , pek çok yaşama ve dünyanın pek çok yerine dağılmış olan deneyimi yoğunlaştırmak için bizleri yeniden bir araya getiren güçtür .
* Herşeyi olabildiğince yoğun yaşa ve neyi Tanrı'nın sana armağanı gibi görürsen onlara sahip çık .
* Dünyada hiçbir şey tamamen yanlış değildir . Durmuş bir saat bile günde iki kez doğru saati gösterir .
* Kelam titreşime dönüşmüş düşüncedir , konuşurken çevrendeki havaya daha önce sadece enerji olan bir şeyi aktarırsın . O yüzden ağızdan çıkan her söze çok dikkat etmelisin .
11 Temmuz 2012 Çarşamba
Bahçemde Yeşeren Umutlar - Mucizeler Dükkanına Dönüş
NEFES ALDIĞIMIZ SÜRECE HİÇBİR ŞEY İÇİN GEÇ KALMIŞ SAYILMAYIZ...
Susannah genç kızlığından beri arasının soğuk olduğu babasının vefatıyla sarsılan annesi Vivian ' ın , ölümünün üzerinden aylar geçtiği halde babasını birkaç defa gördüğünü söylemesi ve unutkanlık belirtileri göstermesi sonucunda endişeye kapılır ve bir süreliğine eşi ve çocuklarını bırakıp işleri yoluna koymak için annesinin yanına gelir . Çocukluğunun geçtiği kasabaya gelmek istemesinin bir diğer nedeni de ayrılmaları konusunda babasını suçladığı eski erkek arkadaşını bulma ve geçmişe dair sorular sorma isteğidir . Yirmibir yaşında bir kazada kaybettiği ağabeyinin acısı ise hala tazedir . Eve vardığında annesinin tek başına yaşayamayacak durumda olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalır . Çözüm olarak onu bir huzurevine yatırmayı düşünürken , bunu gerçekleştirmek hiç kolay olmayacaktır . Bu süreçte babası , ağabeyi ve eski erkek arkadaşıyla ilgili şaşırtıcı sürprizler onu beklemektedir .
2 Temmuz 2012 Pazartesi
Görünmeyen - Akıllı Arzular - Yıka Beynini
Şimdi kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısının bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum .
1967 baharında New York'ta başlayan roman , iç içe geçen dört bölüm boyunca Paris'e ve Karayip Adaları'na kadar uzanan karmaşık bir ilişkiler zincirini anlatıyor . Şair olmak isteyen üniversiteli Adam Walker , Siyasal Bilimler Profesörü Rudolf Born ve Sevgilisi Margot ile başlayan aşk üçgeni , Walker'ın ablasını , Born'un üvey kızını da içine alan dörtgenlere , beşgenlere dönüşüyor . Vietnem Savaşına öfkeli 68 kuşağını , enseste kadar varan coşkulu bir cinsel açlığı , sürekli bir adalet arayışını felsefi göndermelerle ören Görünmeyen , bir solukta okuyacağınız ve unutamayacağınız bir başyapıt .
Bu kitapta dikkatinizi çekmek istediğim şey mutlu olmanın yolları değil . Sonsuza kadar mutluluk , romantik komedilere mahsus . Zaten mutluluk kelimesini o kadar çok kullanıyoruz ki sanki bir anlamı kalmadı . Kendimizi daha iyi hissetmek konusunda daha zengin / kapsamlı bir bakış açısı geliştirmeliyiz .
Hayatın iniş ve çıkışları içinde , sahip olduğunuz veya olamadığınız şeylerden bağımsız olarak , ruh halinizi dengeleyebileceğinizi ; düşündüğünüzden daha dayanıklı , esnek , iyileşebilen ve uyumlu bir sisteminiz olduğunu göstermek istiyorum . Okuyacaklarınız zaten kendi içinizde , hayat tecrübenizde mevcut .
Akıllı Arzular içinizdeki zenginliği fark etmenize yardımcı olacak ipuçlarıyla dolu bir kitap . Okumanızı tavsiye ederim .
Barış Muslu'nun yazdığı Yıka Beynini , kişisel gelişim kitaplarını okumayı sevenler için . Bu kitapta sağlık , mutluluk , başarı için kendi beyninizi nasıl yıkayabileceğiniz ve duygularınızı nasıl kontrol edebileceğiniz basit tekniklerle anlatılıyor .
11 Haziran 2012 Pazartesi
Boyalı Kuş - Jerzy Kosinski
Baba Naziler ' e karşı olduğu için saklanmak zorundaydı ve oğlunu korumak amacıyla onu tanımadığı bir yolcuya teslim etti . Adam çocuğa bakacak bir aile bulacağına söz verdi ve eline biraz para sıkıştırıldı . Fakat savaşın neden olduğu karışıklık içinde çocuğu verdiği adamı kaybetti .
Küçük çocuğu kulübesine alan yaşlı kadın birkaç ay sonra öldü . Çocuksa bir köyden diğerine savrulurken kimi yanına aldı , kimi hor gördü , kimi kovaladı . Çocuk bölge halkı gibi açık tenli ve mavi gözlü olmadığı için , onu Yahudi veya Çingene sandılar . Almanlar bir Yahudi'yi saklıyor zannedip köyü cezalandırmasın diye çocuktan kurtulmaya çalıştılar .
Boyalı Kuş ilk olarak 1965 yılında yayımlandı ve yazarı edebiyat dünyasının arananları arasında yerini aldı . Roman , II . Dünya Savaşı 'nı konu eden en iyi kurgulardan biri kabul edilmektedir . Bir diğer önemli nokta ise ; bu romanı kurgularken yazarın kendi çocukluğunu esas almasıdır . Kosinski 'de altı yaşında Polonya'daki evinden ayrılmak zorunda kaldı . Dokuz yaşında bir çatışmada konuşma yeteneğini kaybetti . Beş yıl boyunca hiç konuşamadı . Acılarla dolu geçen günlerin ardından savaş sonunda anne ve babasına kavuştu .
Boyalı Kuş , okumanızı tavsiye edeceğim son derece başarılı kurgulanmış , dokunaklı bir hikaye .
28 Mayıs 2012 Pazartesi
Gerçek Renkler - Kristin Hannah
Kristin Hannah 'nın Ateşböceği yolu isimli romanını çok beğenmiş ve sizlerle paylaşmıştım . Yazar Gerçek Renkler isimli bu romanında ise ; üç kızkardeşin bir taraftan güçlü bağlarla , bir taraftan kıskançlık duygularıyla iç içe geçmiş aşk , rekabet ve dram dolu hayatlarını bizlere aktarıyor . Konusunun ilginizi çekeceğini ve oldukça sürükleyici bu kitabı keyifle okuyacağınızı düşünüyorum .
Yazar romanına başlarken John Boorman 'ın şu sözlerine yer veriyor :
Tutku nedir ? Kişinin var oluşudur , şüphesiz... Tutkuda , beden ve ruh ifade arayışındadır ... O tutku ne kadar yoğun hissedilir ve ne kadar dışa vurulursa , yokluğunda yaşam da o kadar katlanılmaz bir hal alır . Bu bize , tutkuyu yitirdiğimiz ya da görmezden geldiğimiz takdirde kısmen öleceğimizi ve kısa süre sonra , ne olursa olsun , büsbütün yok olacağımızı hatırlatır .
Kitabın konusuyla ilgili arka kapaktan kısa bir alıntı : Gerçek Renkler , New York Times'ın çok satan yazarı Kristin Hannah tarafından şimdiye dek anlatılan en kışkırtıcı , en etkileyici ve en yürek burkan hikaye . Kimliğiyle özdeşleşen parlak kalemi ve unutulmaz karakterleriyle yazar , birbirine kenetlenmiş dünyaları kıskançlık , ihanet ve türüne nadir rastlanan bir ihtirasla darmadağın olan üç kardeşin hikayesini anlatıyor .
21 Mayıs 2012 Pazartesi
Açlık Oyunları Serisi - Suzanne Collins
Fikir vermesi açısından birinci kitabın konusuyla ilgili arka kapaktan kısa bir alıntı :
Bir zamanlar Kuzey Amerika olarak bilinen bir yerin yıkıntıları içinde Panem ulusu yaşamaktadır . Capitol'un etrafında on iki bölge bulunmaktadır . Capitol şiddetli ve acımasızdır ve bölgeler bir hat boyunca sıralanmıştır . Onların her biri her yıl yapılan Açlık Oyunları 'na katılmak zorundadır . Yarışma için her bir bölge yaşları on iki ve on sekiz arasında değişen bir erkek ve kız çocuğu göndermek durumundadır . Açlık oyunları TV 'den canlı olarak yayınlanan ve ölümüne bir kavgadır .
On altı yaşındaki Katniss Everdeen annesi ve kendisinden daha küçük kız kardeşi ile yaşamaktadır . Oyunlarda kız kardeşinin yerine geçerek ölüm cezasını üzerine alır . Ancak Katniss daha önce de ölüme çok yaklaşmıştır ve bu kez kız kardeşi için ikinci kez hayatta kalma mücadelesi verecektir . Gerçekten ne anlama geldiğini bilmeden bir yarışmacı olmuştur . Eğer bu mücadeleyi kazanırsa hayatta kalma seçeneğini başlatmış olacaktır .
14 Mayıs 2012 Pazartesi
Sultanı Öldürmek - Ahmet Ümit
Kitabın arka kapağını sizlerle paylaşmak istiyorum :
Yıllardır aynı kadını bekleyen bir adam . Serhazinlerin son temsilcisi Müştak Serhazin . Şahane bir aşk için harcanmış bir hayat . Ve hayatını Osmanlı tarihine adamış hırslı bir kadın ... Başarılarla dolu bir kariyer ... Sapında Fatih Sultan Mehmet 'in tuğrası bulunan mektup açacağıyla öldürülmüş bir tarih profesörü ... Bir aşk cinayeti mi ? Yoksa kökleri "Ulu Hakan'ın " şüpheli ölümüne uzanan bir entrika mı ?
Ve Fatih Sultan Mehmet Han... Mehmet Han oğlu Murad Han oğlu Mehmet Han... İki karanın ve iki denizin hakimi . Allah ' ın yeryüzündeki gölgesi . Kostantiniyye ' yi zapt eden padişah . Roma İmparatorluğu 'nun doğal varisi , farklı dinlerden , farklı dillerden , farklı ırklardan yepyeni bir millet yaratma aşkıyla yanıp tutuşan kudretli hükümdar . Uçsuz bucaksız ovalarda at koşturan ordular . Kılıç sesleri , savaş naraları , korku çığlıkları . Ardı ardına düşen şehirler , ardı ardına yıkılan devletler , ardı ardına el değiştiren kaleler . Kırkdokuz yaşında dünyaya nam salmış bir hükümdar . Ve değişmez kader . Akşama kavuşan gün . Ecel şerbetini içen insan . Ve Fatih Sultan Mehmet ' in şüpheli ölümü . Ve onun iki şehzadesi . İkiye bölünen saray , ikiye bölünen devlet , hiçbir şeyden haberi olmayan bir halk . Ve iki şehzadenin kanlı boğazlaşması sürerken saray odasında unutulan Fatih Sultan Mehmed Han'ın cansız bedeni...
7 Mayıs 2012 Pazartesi
Aşk ve Çocuk - Maeve Binchy
Kitaptan kısa bir alıntı :
Sadece bir gece geçirdiğim halde , kendimi yıllardır bu ülkede yaşıyormuş gibi hissediyorum !
İnsanı şaşırtan bir değişim anına denk geldim . Amcam , kapı görevlisi olarak çalıştığı oteldeki işinden atılmış , köpek gezdirmeye başlamayı düşünüyor ; karısı işyerinde çalışma saatlerini azaltmayı ve - sıkı dur şimdi - 1500 yıl önce yaşamış bir azizin anısına heykel dikilmesi için imza kampanyası başlatmayı arzuluyor . Münzevi bir tip olan evin oğlu , tam da bugün , alkolle gönül ilişkisini bitirmeye karar verdi . Şu anda , odasında içki şişelerini lavaboya boşalttığını duyuyorum .
Buranın sessiz ve sakin bir yer olacağını neden düşündüm , Betsy ? Hayatta bir şey mi keşfettim , yoksa çok az şey öğrenip hiçbir şey anlamadan dünyayı dolaşmaya mı mahkumum?
Sevgiler , Emily .
30 Nisan 2012 Pazartesi
Günlerin Getirdiği - Isabel Allende
İlk defa Ruhlar Evi adlı romanıyla tanıyıp sevdiğim Şili 'li yazar Isabel Allende 'nin bu romanını da keyifle okudum . Zaman zaman duygulanıp , zaman zaman gülerken ; evlatlarına , torunlarına , ailesine olan bağlılığına ve yüreğindeki insan sevgisine hayran kaldım .
16 Nisan 2012 Pazartesi
İncir Kuşları - Sinan Akyüz
Konusu Alexandra Cavelius ' un romanı Leyla ' yı andıran İncir Kuşları 'nı okurken derinden sarsılacak , üzülecek ve gözyaşlarınızı tutamayacaksınız . Yine de gerçekleri bilmek adına okumanızı tavsiye ederim .
Kitaptan kısa bir alıntı :
Neden Allah 'ım ? Bu genç yaşta neden bu kadar şiddeti ve kederi içime üfledin ? Oysa ben kendimi çok inançlı ve cesur sanırdım . Beni hiçbir şey korkutamaz derdim . Şimdi şu halime bak ! Bilmediğim bir yerde , gözleri dönmüş , aç hayvanlar gibi kudurmuş insanların ellerinden kaçıp kurtulmaya çalışıyorum . Neden Allah' ım , neden bana bu genç yaşımda hayatı erken öğrettin ?
Baştan aşağı titriyordum . Yaşlı gözlerimi ellerimin arasına gömüp bir an ölümü düşündüm . Kim bilir , şimdi ne kadar güzeldir ölüm . Kahverengi toprakta huzur içinde uyumak , başının üzerinde hafifçe esen yelin kuru otlar arasında çıkardığı hışırtıyı dinleyip hoş bir seda bulmak ... Ve herşeyden önemlisi , içinde bulunduğun anı unutmak , hayatı ve bu hayatta yaşayan günahkar insanları bağışlamak...
9 Nisan 2012 Pazartesi
Ateşböceği Yolu - Kristin Hannah
Ateşböceği Yolu ; dostluğun , ailenin , sevgi ve sadakatin öneminin çok güzel anlatıldığı bir kitap . Kitapta bir yandan dostlukları yaklaşık otuz yıl öncesine dayanan iki kadının çarpıcı hikayesi akıcı bir dille anlatılırken , diğer yandan 70 'li yıllardan günümüze moda şarkılar , kıyafetler , saç ve makyaj stilleri gibi nostaljik detaylara da yer veriliyor . Fikir vermesi açısından kitaptan birkaç alıntı :
Onlara Ateşböceği Yolu kızları derlerdi . Onlar tanışmadan önce bu yol hiçbir yere çıkmıyordu sanki ; adını dünyanın bu sarp mavi ve yeşil ucunda hiç görünmeyen bir böcekten alan bir taşra yoluydu . Sonra o yolu birbirlerinin gözleriyle görmeye başladılar . Yamacın başında yanyana durduklarında , günün birinde gidecekleri bütün o yerleri görürlerdi . Geceleri yanyana olan evlerinden sıvışıp o yolda buluşurlardı . Aşırdıkları sigaraları içer , bağıra bağıra "Billy , Don't Be Hero " şarkısını söyler ve birbirlerine herşeyi anlatırlardı . Artık onları tanıyan herkes için TullyileKate olmuşlardı ve otuz yıldan daha uzun süre bu arkadaşlık yaşamlarının hasar geçirmeyen bölgesi olmuştu : Güçlü , dayanıklı , güvenilir .
Hayat hikayeni yazmanın komik tarafı da bu işte . Önceleri tarihleri , zamanları ve isimleri hatırlamaya çalışıyorsun . Sanıyorsun ki hayatın sadece olaylardan ibaret , geriye dönüp baktığında sadece başarılarını ve başarısızlıklarını , gençliğinin ve orta yaşlarının önemli tarihlerini hatırlayacağını düşünüyorsun . Ama hiç de öyle değil aslında .
Sevgi , aile , kahkahalar . Sadece bunlar kalmış aklımda . Hayatımın çok büyük bir bölümü boyunca elimden geleni yapmadığımı ya da yeterince fazla şey istemediğimi düşündüm durdum hep . Herhalde aptallığımı bağışlarsınız . Çok gençtim o zamanlar . Çocuklarımın onlarla ve kendimle ne kadar gurur duyduğumu bilmelerini istiyorum . İhtiyacımız olan herşey bizdik aslında ; siz , babanız ve ben . Hayatım boyunca istediğim herşeye sahiptim .
SEVGİ .
Aklımızda bir tek bu kalacak .
2 Nisan 2012 Pazartesi
Prag Mezarlığı - Umberto Eco
Umberto Eco , 2010 yılında İtalya ' da yayımlanır yayımlanmaz çok satarlar arasına giren romanı Prag Mezarlığı 'nda , çok renkli , çok katmanlı , çok kişilikli bir dünya sunuyor bize . Hitler ' in Yahudi soykırımının gerekçesini oluşturduğu iddia edilen Siyon Bilgelerinin Protokolleri 'nin ortaya çıkışını ele alıyor eserde . Dönemin popüler macera romanlarından gazete yazılarına kadar çok sayıda kaynağın bir araya gelmesiyle oluşan protokollerin tarihçesini , o dönemin tefrika romanlarına uygun bir tarzda ve tabii ki her zamanki gibi engin tarih , edebiyat ve popüler kültür bilgisini konuşturarak romanlaştırıyor . Üstelik dönemin kaynaklarından seçilmiş uygun resimlerle . Okurları tam bir karnaval bekliyor !
( Kitabın arka kapağından alıntıdır .)
26 Mart 2012 Pazartesi
Ustaca Sevmek - Don Miguel Ruiz
Yaşam bir düşten ibarettir . Eğer sanatçıysak bizler sevgi ile yaratırız yaşamımızı ve düşümüz bir başyapıta dönüşür .
Yaratma gücü sizin elinizde . Gücünüz öylesine büyük ki inandığınız herşeyi gerçekleştiriyor . Ne olduğunuza inanıyorsanız kendinizi buna göre yaratıyor , gerçekleştiriyorsunuz . Şimdi olduğunuz gibisiniz , çünkü kendinize ilişkin inancınız bu .
İnsanlar sürekli bir yaralanma korkusu içinde yaşıyor . İnsanların birbirleriyle ilişki kurması duygusal olarak öylesine acı verici ki görünürde hiçbir neden yokken öfkeye , kıskançlığa , üzüntüye kapılıyoruz . Seni seviyorum demek bile korkutucu olabiliyor . Duygusal iletişim acı ve korku dolu olsa da ilişkiye giriyor , evlenip çocuk sahibi oluyoruz .
Her şeyi yaratan sevgidir , yaşamdır . Korku bile sevginin bir yansımasıdır . Ama korku zihinde var olur ve insan zihnini kontrol eden de korkudur . Her şeyi zihnimizdekilere göre değerlendiririz . Korkuyorsak algıladıklarımızı korkuyla yorumlarız . Ama gözleriniz sevginin gözleri olduğunda nereye giderseniz gidin sevgiyi görürsünüz . Ağaçlar sevgiden yaratılmıştır . Hayvanları , suyu yaratan aynı sevgidir . Sevgiyle baktığınızda kuşlarla , doğayla , bir insanla , herşeyle bir olursunuz . Ama bunun için zihninizi korkudan arındırmanız , sevginin gözleriyle görmeniz gerekir .
Duygusal yaraları iyileştirmenin yegane yolu bağışlamaktan geçer . Zihninizde affedilmez bile olsa sizi yaralayanı bağışlamalısınız . Hak ettiği için değil , siz acı çekmek , size yapılanı her hatırlayışınızda kendinizi bir kez daha yaralamak istemediğiniz için bağışlayacaksınız . Başkaları size ne yapmış olursa olsun , kendinizi sürekli hastalıklı hissetmek istemediğiniz için affedeceksiniz . Kendinize karşı beslediğiniz şefkatten ötürü bağışlayacaksınız .
Yaralarımızı birkez temizlediğimizde iyileşme sürecini hızlandıracak güçlü bir ilacı kullanmaya başlayacağız . Bu ilaç sevgidir . Koşulsuz sevgiden başka ilaç yoktur . Kendinizi sevin , komşunuzu sevin , düşmanlarınızı sevin . İyileşme budur : Gerçek , bağışlayıcılık , öz sevgi .
12 Mart 2012 Pazartesi
Drina Köprüsü - İvo Andriç
Yazarın kitabın çeşitli yerlerinde sıkça bahsettiği gibi , değerli ve eşsiz güzellikteki bu köprü ; çocukların etrafında oyun oynayarak büyüdüğü , delikanlıların ilk bakışma , kavga , toplantı ve randevularını yaşadığı , orta yaştakilerin politika konuştuğu , mevsimin ilk kiraz ve kavunlarının satıldığı , günün ilk sıcak simit ve saleplerinin getirildiği , cenaze ve düğün alaylarının durup mola vermeden geçmediği , şarkı söylenip kolo oynanan , halkın hayatlarının vazgeçilmez bir parçasıdır .
Drina Köprüsü ile İvo Andriç , 1961 Nobel Ödülü' nü kazanmıştır . Satır aralarında hayata dair incelikle işlenmiş dersler bulacağınız , sevgi dolu ve harika anlatımıyla unutamayacağınız bu romanı okumanızı kesinlikle tavsiye ederim .
Romanın ana kahramanı Drina Köprüsü ' nün bugünkü görüntüsü
5 Mart 2012 Pazartesi
Gümüş Yıldönümü
Kitapta , evliliklerinin 25. yıldönümünü kutlamaya hazırlanan Doyle çiftinin hikayesi anlatılmakta . Gümüş yıldönümü kutlamasına çiftin 25 yıl önceki düğün törenine katılan aile üyeleri ve arkadaşları davetlidir . Kızları Anna bu kutlamayı organize eder . Ailesinin yanından ayrılıp uzak bir çiftlikte yaşamını sürdürmeye başlayan ve bu tip kutlamalardan nefret eden oğulları Brendan , acaba kutlama için ailesinin yanına gelecek midir ? Çiftin diğer kızı Helen ' in rahibe olmayı istemesinin ardındaki sır nedir ve bu sır ortaya çıkacak mıdır ? Çiftin eski dostlarından Frank ve Maureen yıllar sonra bu kutlama sayesinde bir araya geldiklerinde aralarında neler yaşanacaktır ? Çiftin bunca yıldır pürüzsüz sandıkları evlilikleri ile ilgili gerçekler nelerdir ? Doyle ailesi dağılacak mı yoksa bu kutlama onları birleştirecek midir ?
Gümüş Yıldönümü 'nde , yukarıdaki sorulara cevap olacak birbirine bağlı altı kişinin hikayesi anlatılıyor .
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)