Bir erguvanlar vardı , pembe mi desem deli mi desem , bu ümit olmasa içimde , buralarda bir gün beklemem. necati cumalı

30 Ocak 2012 Pazartesi

Bir Çift Ayakkabı



Bir  Çift  Ayakkabı ' da  ;  Sunay  Akın ' ın  usta  anlatımıyla ,  herbirinin  içinde  ayakkabı kelimesi  geçen  37  ayrı  hikaye  bulunuyor .  Birbirinden  keyifli  hikayelerden ,  birtanesini  sizlerle  kısaca  paylaşmak  istiyorum :

Sydney ,   annesi  ve kardeşiyle  birlikte  Londra ' da  tek  odalı  bir  evde yaşamaktadır .  O  kadar  yoksullardır  ki  ;  okula  annesinin  yüksek  topukları  kesilen ayakkabılarıyla  gider  ve  okuldan  arta  kalan  zamanlarında  gazete  satar .  Küçük kardeşi  de çalışmak  zorundadır .  Annelerinin  akıl  hastanesine  yatırıldığı  günlerde  birbirine  sarılarak uyuyan  kardeşlerden  küçük  olanı ,  yıllar  sonra  çocukluğuyla  ilgili  şunları  anlatır :  " Yoksul  mu  yoksulduk .  Çoğu  zaman  yiyecek  bir  lokma  ekmeğimiz  olmazdı .  Ayakkabılarımız da yoktu .  Annem  kimi  kez  potinlerini  çıkarıp  birimize  giydirir ,  potinleri  giyen  yoksullara dağıtılan  çorbanın  peşine  düşer  ve  günlük  tek  aşımız  olan  çorbayı  getirirdi . "

Annesinin  ayakkabısını  giyen  bir  çocuğun  adımları  nasıldır ?  Ayağından  büyük  olan ayakkabılar  çıkmasın  diye  kısa  ve  çabuk çabuk !

Yıllar  sonra  o  küçük çocuk ,  yani  Charlie Chaplin ,  sinema  tarihinin  en  unutulmaz ,  en güzel komedi  karakteri  Şarlo  ile  annesinin  ayakkabıları  ayağından  çıkmasın  diye  çorba  almaya giderken  attığı  adımlarla  bütün  dünyayı  güldürecektir , kısa ve çabuk çabuk !   ( Alıntıdır . )

Sunay Akın ' ın  anlatımını ,  hikayelerini ,  kitaplarını  çok  severim  .  Bir Çift Ayakkabı ' yı   da keyifle  okudum ,  kesinlikle  okumanızı  tavsiye  ederim .







28 Ocak 2012 Cumartesi

Şems - i Tebrizi

Anladım ki  ;  insanlar  susanı  korkak ,  görmezden  geleni  aptal ,  affetmeyi  bileni  çantada keklik  sanıyorlar .  Oysa ki  ; biz  istediğimiz  kadar  hayatımızdalar .  Göz  yumduğumuz  kadar dürüstler  ve  sustuğumuz  kadar  insanlar !


Herkesin  mutlu  ve  keyifli  bir  haftasonu  geçirmesi  dileğiyle !


görsel : emilialua

26 Ocak 2012 Perşembe

lavantaları sever misiniz ?

Bana her zaman baharı , temizliği ve huzuru çağrıştıran lavantaların beyazla uyumuna , renklerine ve kokularına bayılırım . Çekmecelerimi açtığımda  minik keselerimden odama mis gibi lavanta kokuları yayılır  .  Çoğumuzun banyosunda lavanta kokulu sabunlar , vücut şampuanları , kremler , lavanta desenli havlular , sabunluklar bulunur . Lavanta yağının baş ağrılarına  iyi geldiği  bilinmektedir . Yatmadan önce içilen bir fincan lavanta çayı sinir sistemini rahatlatır ve uykuya yardımcı olur . Lavanta çiçeğinin deseni çok dekoratif olduğundan tepsilerde ,  kutularda , duvar askılarında  , saksılarda ,  masa örtülerinde , peçeteliklerde dahası birçok objede karşımıza çıkar ve beğenimizi kazanır .
Şimdi gelelim birkaç güzel lavanta görseline , ben çok beğendim , sizlerin de beğeneceğinizi umuyorum .






















görseller : gypsypurplehome , pinterest , the ediblegarden

24 Ocak 2012 Salı

Federico Andreotti

1847 - 1930 yılları arasında yaşayan ressam ,  İtalya ' da doğmuş ve Floransa Akademisi ' nde sanat eğitimi almıştır . Canlı renkler kullanarak , portreler , kadın figürleri , tarihi sahneler üzerinde çalışmıştır .

love letter

Tripudio Di Rose

an afternoon tea

flirtation
spring blossoms


welcomed attention

music hour


rose celebration

a tender moment in the garden

the persistent suitor

All Esposizione

Cappello Di Paglia Papaveri

the studio flirtation

23 Ocak 2012 Pazartesi

Zarafet



Zarafet ;  adı bu kelimeyle özdeşleşmiş kibar ve çekici bir kadının ,  Oscar sahibi Audrey Hepburn  ' ün hayatını anlatıyor .  Katı , soğuk ve baskıcı bir karakter diye niteleyebileceğimiz Hollandalı Barones Ella 'nın kızı olarak dünyaya gelen Audrey , yaşadığı ilk travmayı şu sözlerle anlatıyor :  'Babama tapardım . Ondan ayrılmak çok acı vericiydi . Babam evi terk ederek bizi belki de hayat boyu sürecek bir güvensizliğe mahkum etti . '

Naziler ' in Hollanda' yı işgaliyle kabus dolu günler başlar ve Audrey  o günleri şu sözlerle ifade eder : ' Her şeyimizi kaybetmiştik . Evlerimizi , eşyalarımızı , paramızı . Ama bunu düşünmüyorduk . Önemli olan tek şey hayatta kalmaktı . '

Savaş sonrasında bale ve dans dersleri , müzikal komediler , sahne şovları , ilk film denemesi ve şöhret gelir . Audrey bu dönemde birçok başarıya imza atar , mutlu  günleri  kadar , acı ve depresyonlu günleri de olur .

UNICEF'in Avrupa temsilcilerinden biri Audrey ' e gönüllü olarak TV programına katılmasını istediğinde kabul eder ve ölümüne kadar Etiyopya , Honduras , El Salvador , Guatemala , Vietnam gibi bir çok ülkede iyi niyet elçisi olarak çalışır .

Audrey yaşamı şöyle tanımlıyor :
' Yaşamak hayata birşeyler vermek demektir . Eğer bundan vazgeçersen yaşamının bir amacı kalmaz . '

Kitapta bir çok oyun , film , yönetmen , oyuncu isminden bahsediliyor ve doğal olarak bu durum okuma hızınızı zaman zaman düşürüyor olsa da ben Zarafet ' i okumaktan ve bu zarif kadını tanımaktan zevk aldım .



21 Ocak 2012 Cumartesi

Neyzen Tevfik

Hayat çatlak bardaktaki suya benzer , içsen de tükenir içmesen de.  Bu yüzden hayattan tat almaya bak , çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da .


Herkese , özellikle karnelerini alan çocuklarımıza mutluluk dolu  tatiller !

görsel : my fotolog

19 Ocak 2012 Perşembe

dekorasyonda haritalar

Ev veya işyeri dekorasyonunuzda haritalardan , harita desenli duvar kağıtları ile kumaşlardan yararlanarak  canlı , hareketli ve renkli görsellik yakalayabilirsiniz . Özellikle çocuk odaları , oturma ve çalışma odaları bu sayede farklı bir dinamizme kavuşacaktır .

















görseller : inspirebohemia