9 Kasım sabahı baktık ki hava muhteşem , adeta Mayıs havası. Ne zamandır Büyükada da kahvaltı yapalım diyorduk , işte tam fırsatı . Hafta içi kalabalık da yoktur. Telefonlar edildi , Bostancı iskelesinde buluştuk . Adaya indiğimizde, parlayan güneş ve mis gibi havayı görünce iyiki gelmişiz dedik. Hemen Büyükada fırınından simit , poğaça , kurabiye , çatallar alındı , faytona binildi . Eskiden olsa bisikletler kiralanır , tepedeki kır gazinosuna bisikletlerle çıkılırdı . Hep bir dahaki gelişimizde deyip erteliyoruz. Kır gazinosunda çay söyleyip , yeşillikler içinde kahvaltımızı yaptık. Aya Yorgi 'ye tırmanmaya karar verdik. Gidenler bilir . Oldukça dik bir yokuşu tırmanıyorsunuz . Ama sonunda mükafatınızı alıyorsunuz : Eşsiz bir manzara . Aşağıda ki resimleri kilisenin bahçesinden çektim.
Aya Yorgi'nin yan tarafındaki restorantın manzarası
Arkada çatısı görünen bina kilise
Restoranda oturup, temiz hava ve sessizlik sayesinde dinlenip,
merkeze doğru yürüyerek yola çıktık.
Yol boyunca gördüğümüz güzellikler
çoğu evin bahçesinde hala begonviller vardı
yerlerde ise kurumuş yapraklar
Palmiyenin çevresindeki çiçekler rengarenk ve çok güzeldi
Bir tarafta yazı hatırlatan begonviller ,
diğer tarafta sararmış yapraklarıyla sonbahar
Görseller;erguvanmevsimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı okumak beni çok mutlu ediyor . Sevgilerimle . Zeynep .
Thanks for visiting and sharing a thought with me.